Türkiye’de ticaretin dijitalleşmesi artık sadece bir tercih değil; doğrudan Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB)’nın yönlendirdiği zorunlu bir dönüşüm süreci. Bu dönüşümde önemli adımlardan biri olan VUK 507 Tebliği, 2019 yılında hayatımıza girse de, bugüne kadar adını yalnızca sınırlı bir çevrede duyurdu. Ancak şimdi işler değişiyor. Çünkü GİB, ödeme sistemlerini, sanal POS’ları, tahsilat süreçlerini ve belge düzenini kökten etkileyen yeni bir tebliğ taslağını gündeme aldı. Artık sahneye yalnızca mükellefler değil, bankalar, ödeme kuruluşları ve POS sağlayıcıları da çıkıyor.
İşin özü şu: Hangi ödeme kimin adına yapıldıysa, cihaz da onun adına olmalı. Araya başkasının POS’unu sokmak tarihe karışıyor. İster fiziki POS, ister sanal POS kullanıyor olun… Artık hiçbir tahsilat “kimin adına yapıldı” sorusuna belirsiz bir yanıt veremeyecek.
Neden bu değişiklik yapılıyor?
Aslında cevap oldukça basit:
GİB, kayıt dışı işlemleri ortadan kaldırmak istiyor. POS cihazının sahibiyle, ödeme alanın aynı kişi ya da kurum olmaması, yıllardır vergi denetiminde zafiyet yaratıyordu. Bu durum yalnızca vergi kaybına değil, ticari güvenin zedelenmesine de yol açıyordu.
Yeni düzenleme ile artık;
- Başkasına ait POS cihazı kullanmak yasak olacak.
- Web sitelerinde kullanılan sanal POS’lar yalnızca işletmenin kendi adına kayıtlı olacak.
- POS sağlayıcı bankalar da bu kurallara uyulup uyulmadığını denetlemekle yükümlü olacak.
Yani sistem sadece mükellefi değil, bankaları da yakından izliyor. Denetim sadece muhasebe kayıtlarında değil, ödeme anında başlıyor.
VUK 507 Tebliği hakkında detaylı bilgi (GİB Resmî Sayfa)
VUK 507, aslında temel bir prensibi merkeze koyuyordu: “Satışı yapan kimse, tahsilatı da o yapmalı. Ve bu işlem kayıt altına alınmalı.” Ama uygulamada işler her zaman bu kadar net ilerlemedi. Birçok işletme hâlâ kendi adına olmayan POS cihazlarıyla tahsilat yapıyor, kiralık ya da paylaşımlı POS’lar üzerinden işlem yürütüyor. Bu ise yalnızca vergi güvenliği açısından değil, tüketici hakları ve ticari şeffaflık açısından da sorun yaratıyor.
Peki bu işletmeler için ne anlama geliyor?
En başta şunu söyleyelim:
Bu düzenleme yalnızca büyük işletmeleri değil, tüm KOBİ’leri ilgilendiriyor.
“Ben zaten küçük bir işletmeyim, POS’u arkadaşımın üstünden kullanıyorum” diyorsanız, maalesef bu dönem kapanıyor.
Çünkü artık küçük-büyük fark etmiyor.
Kimin tahsilat yaptığı, hangi cihazla yaptığı, kimin adına yaptığı net olarak belli olmak zorunda. Bu noktada işleri kolaylaştıran şey, doğru altyapıya sahip olmak.

İşin sırrı: POS’la muhasebenin konuşması
Bir işletmenin tahsilat süreci ne kadar netse, muhasebe o kadar güçlüdür. Ama bunu elle yapmak neredeyse imkânsız.
İşte bu noktada Kivi ERP devreye giriyor.
- POS’tan alınan tahsilat anında Kivi’ye düşer.
- E-fatura ve e-arşiv işlemleri otomatik olarak başlar.
- Sanal POS ile yapılan satışlar stoklara otomatik yansır.
- Kimin ne zaman, ne kadar ödediği daima kayıt altındadır.
Yani tahsilat, belge ve stok süreçleri tek bir çatı altında toplanır.
Karmaşa değil, uyum olur.
Cezadan kaçınmak için değil, işinize hız katmak için dijitalleşirsiniz.
Bu düzenlemeye uymazsak ne olur?
Yeni taslak, bu kurallara uymayanlar için cezai yaptırımları da beraberinde getiriyor.
Örneğin; kendi adına olmayan POS cihazını kullanan işletmelere vergi ziyaı cezası uygulanabilecek.
Ayrıca bankalar, uygunsuz POS’ların kullanımını engellemediği takdirde sorumlu tutulacak.
Yani bu sadece “mali” değil, operasyonel de bir risk.
Dijital muhasebe sistemleri ile süreci kontrol altına almak artık bir ihtiyaç.
Şimdi ne yapılmalı?
Bu noktada işletmelerin bir tercih yapması gerekiyor:
Karmaşık, manuel, kontrolsüz bir yapı mı; yoksa basit, dijital, uyumlu bir sistem mi?
✅ Kendi POS cihazınıza sahip misiniz?
✅ Her tahsilatınız otomatik olarak sisteminize düşüyor mu?
✅ Fatura düzenlemeniz anlık mı?
✅ E-belge süreçleriniz uyumlu mu?
✅ Kimin neyi, ne zaman ödediğini görebiliyor musunuz?
Bu sorulara “evet” cevabı veremiyorsanız, sisteminizde iyileştirme zamanı gelmiş demektir.
Bütün bunlar kulağa çokmuş gibi gelebilir. Ama doğru sistemle başladığınızda, hepsi günlük iş akışınızın bir parçası olur.
Sonuç: Her şey kayıt altına alınmalı. Ancak zahmetli olmamalı.
Yeni dönem, kayıt dışılığı sona erdiriyor. Ancak bu süreçte kaybolmamak için işletmelerin doğru yönlendirmeye, anlaşılır çözümlere ve sade araçlara ihtiyacı var.
Kivi olarak biz de tam bu noktada devreye giriyoruz. POS’tan tahsilata, stoktan belgeye kadar tüm iş akışınızı uçtan uca sadeleştiriyoruz.
Yasaya uyum sağlamanız için değil, işinizi kolaylaştırmanız için buradayız.
Yeni tebliğ sizi korkutmasın.
Doğru sistemle her şey kontrol altında. Tahsilat da sizde, kayıt da.